Zaman nedir? Bu kartı ilk gördüğümde bunu sordum kendime.
Zaman nedir?
Ne kadar görecelidir?
Doctor Who’da geçen bir replik vardı, Peter Capaldi’li sevdiğim bölümlerden biriydi. (9.Sezon,11. bölüm)
“Sonsuzlukta kaç saniye vardır?” Ben ilk orda duydum, bir masaldan alıntıymış. (Grimm Masalları - Küçük Çoban)
İnsanı düşündüren cümleleri severim.
“Sonsuzlukta kaç saniye vardır?”
Hikayeye göre sorunun cevabı; "Elmas Dağı’na -ki yüksekliği, çevresi, derinliği bir saat sürer kat etmek, her yüzyılda bir bir kuş gelir ve gagasını biler, işte bütün dağı gagalayıp bitirdiği zaman sonsuzluğun bir saniyesi geçmiş demektir.”
-Şahsen, bence bu çok acayip bir kuş- The Doctor.
Bazen o kadar çok şeyle uğraşırken, boşuna mı uğraşıyoruz diye düşündüğümüz zamanlar oluyor. Sanki hiç bir adım gitmiyormuş gibi hissettiğimiz.
Ama zaman akıp gidiyor, ve akan giden her saniye yanında emin olun bir çok şeyi de beraberinde götürüyor. “Kuşun gagasını bilemesi” gibi. Anlık baktığında yaptığın hiçbir şey, uzaktan bakınca kocaman bir dağı delen küçücük bir kuş...
Sonra görselin bana anımsattığı bir başka şey var;
“Yaprak döker bir yanımız, Bir yanımız bahar bahçe”
Bu sözleri hatırlıyorum bir yerden, acaba nerden diye baktım, Hasan Hüseyin Korkmazgil’e ait bir şiirmiş. Şarkı olarak da söylenmiş. Belki de orada duydum. Dinlendim çünkü anımsar mıyım diye, melodi çok tanıdık geldi. Muhtemel buradan kalmış.
Sonra oradan Hasan Hüseyin Korkmazgil kimmiş diye baktım, wikipedi’deki ilk cümle; “toplumcu-gerçekçi şiirin önde gelen temsilcilerinden biri olan Türk şairdir.”
Sonra şiirlerine baktım da, çoğunu bir şekilde ya dinlemişim ya da okumuşum.
Ama mesela, en aklımda kalanlardan biri, daha şiiri hiç bilmeden “Çemberimde Gül Oya” dizisinde Yurdanur, bir gece duvara yazı yazmak için çıkmıştı, yazının bir kısmını yazıp, ayrılmak zorunda kalmıştı, hamileydi midesi bulanmıştı diye anımsıyorum. Şimdi gidip, tekrar bakmadım sahneye ama, sabah olduğunda yazıyı yazmaya başladığı yerden geçerken başkasının yazıyı tamamladığını görmüştü.
“Haziranda Ölmek Zor” yazıyordu. Neredendir bu yazı diye merak ettiğimi anımsıyorum, bir şiir olduğunu, sonra o şiiri Teyzemin kütüphanesinde bulduğumu ve sevdiğim şiirleri not ettiğim bir deftere yazdığımı hatırlıyorum. Ama mesela Hasan Hüseyin Korkmazgil adı kalmamış da bende, “Haziranda Ölmek Zor” kalmış, ya da “Yaprak döker bir yanımız, Bir yanımız bahar bahçe”.
Bu da şu anda bana şunu düşündürüyor, ismimiz mi kalmalı gelecek nesillere eserlerimiz mi?
Mesela Haluk Levent’ten severek dinlediğim “Acı çekmek özgürlükse, Özgürüz ikimizde” şarkısının sözleri de Hasan Hüseyin Korkmazgil’e aitmiş.
Bir küçük görsel, resmen bugün kendi genel kültürümdeki eksikliği yüzüme vurdu. İnsan hiç mi sorgulamaz ya, sevdiği sözlerin, repliklerin kime ait olduğunu? Hasan Hüseyin Korkmazgil’i hiç mi araştırmadım acaba? Belki Haziranda Ölmek Zor şiirini ararken araştırmışımdır ama, o kadar da yer etmemiş demeki. Oysa şimdi bakıyorum, ayıp etmişim. Şiirleri, hikayeleri, kitapları, aldığı ödüller, cezalar… bakış açısı, fikirleri…
Bu olay da bana yeni yıl için yeni bir hedef verdi.
Şiir okumayı çok severim aslında ama, şairlerimize o kadar zaman ayıramadım bu kadar senedir. Madem #birdeligenelkültür dedik, madem başladık bir işe. Her ay bir şair - bir yazar incelemesi yapmaya karar verdim. Doğaçlama tabiki de. Ama bir planlama dahilinde. Detay detay, ilmek ilmek inceleme olacak bu.
Velhasıl bir küçük görsel diyip de geçmeyeyim de bundan sonra, bu dixit görselleri beni ne dünyalara sokacak, ne serbest çağrışımlar yaptıracak, ne ufuklar açtıracak bunu da devam ettireceğim bu nedenle artık.
Normalde bu görsele bir hikaye yazmam gerekiyordu, hedefim buydu.
Tabiki de öyle başladım bu yazıya ilk başta ama sonra konu bakın nerelere geldi.
Ama iyi oldu, yalan yok. Güzel bir şeye vesile oldu kendi kişisel gelişim yolculuğumda.
O zaman sevgili Doctor’umun sözünü tekrarlayarak kapatalım yazımızı;
-Şahsen, bence bu çok acayip bir kuş- The Doctor.
… 19.12.2022—-00:38